Lise mezunları sistematik yaklaşım bilgi ve becerilerini kazanmış olmalıdırlar

28-03-2016 05:00:07
Sistematik yaklaşım bir plan yaparken, problem çözerken, vb. uygulamalarda kullanılır. Kişisel olarak uygulanabilir. İşlerini belirli bir yaklaşımla yapanlar çoğunlukla önemli ayrıntıları kaçırmazlar. Takım çalışmalarında başarı tamamen sistematik yaklaşım ile elde edilebilir. Bunu fark etmiş olan ülkelerde ilköğretimden itibaren sistematik yaklaşım becerisi kazandırılması hedeflenir. Ülkemizde halen farkına varılmamış olduğunu söyleyebilirim. Üniversitede eğitici olarak hem lise mezunlarında hem de üniversite mezunlarında halen bu becerinin kazanılmamış olduğunu gözlemliyoruz. Sistematik yaklaşımda iki önemli yaklaşım vardır: 1) Mantıksal yaklaşım; 2) İş akışı yaklaşımı. Bazen bu ikisi örtüşebilir. İş akışları çoğunlukla mantıksal yaklaşıma göre yapılır. Örneğin, kapıyı açmadan sokağa çıkılamayacağı; evin temeli atılmadan çatısı yapılamayacağı gibi. İş yapılırken olası risklere göre önlem alınarak ilerlenir. Bu bağlamda da yapılan her iş için olası riskler belirlenir. İş akışı bu risklere göre yine mantıksal sıraya göre planlanır. Kalite yönetiminde temel alınan belirli yaklaşımlar vardır: Planla-Uygula-Kontrol et-Önlem al (PUKÖ) döngüsü; Süreç yaklaşımı; Altı Sigma yaklaşımı; Yalın yönetim israf grupları yaklaşımı, vb. Alışveriş merkezlerinde ellerinde alacak listesi bulunan kişileri görürüz. Aramızda kullanmayan yoktur herhalde. Kalite yönetimi dilinde bu listelere kontrol listesi denir. İş hayatında kullanan var mıdır? Fazla kullanan olmadığını düşünüyorum. Çünkü yapılan işlerde hep tekrar gözlenebiliyor. Bir yazıda yanlışlık varsa, “ne olacak tekrar yazılır” diye düşünülür. Sebep olunan zaman, enerji, poara, vb. kayıpları düşünülmez. Örneğin, ehliyet yenilemek için hastaneden alınan belgedeki eksiklikten dolayı tekrar uğraşmak zorunda kaldık. Zaman, para ve enerji kaybı yaşandı. Bu kayıplar ülke boyutunda da düşünülebilir. Ancak bu bakış açısının bulunmadığı artık net olarak biliniyor. Geçen hafta Madrid’te uluslararası bir toplantıda “yetkinliğe dayalı öğretim” konusunda bir sunum yaptım. 21. Yüzyılın öğretim biçimi olarak kabul ediliyor. Konusu (üniversiteden) mezuniyet sonrası öğretim-eğitim alanıydı. Daha çok meslek kazanımıyla ilgili yetkinlikler söz konusuydu. Dünyadaki uygulamaları derlerken üniversiteye gelenlerin bazı bilgi ve beceriler için hazır oldukları dikkatimi çekti. Bu bağlamda ülkemizdeki lise mezunlarıyla karşılaştırdım. Lise mezunları da bilgi kazanmaları yanında belirli becerileri de kazanmalıdırlar. Bizler üniversite eğiticileri olarak lise mezunlarının becerilerini kullanmalarında ne derece yetkin olabildiklerini gözlemleyebiliyoruz. Özellikle takım çalışmalarının başarısı için kalite yönetimi modelleri ve kalite kontrol araçlarının öğrenilmesi şart gibi duruyor. İş hayatında çalışanların dahi bu yaklaşımları halen kazanamamış olması oldukça düşündürücü… İyi bir hafta dileklerimle, Sevgi ve Saygıyla kalın.  
YORUM YAZ
BU HABER HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
Okur yorumları, kişilerin kendi görüşleridir. Bu yorumlardan sorumlu değildir.
YORUM YAZ - 1-0 galip geldi